Tüm İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜMİŞ) Genel Başkanı Mahmut Şahin, yaptıkları çalışmalar kapsamında Şanlıurfa’ya geldi. Buradaki temaslarına devam eden Şahin, gerçekleştirdiği ziyaretler kapsamında Ajans Urfa ve Gazete İpekyol’u ziyaret etti. TÜMİŞ Genel Başkanı Mahmut Şahin, “Şu an Urfa’dayım ve Urfa’da konfederasyonumuzun temsilciliğini, sendikalarımızın temsilcilerini belirlemek üzere bir çalışma yapmak için geldim. Bundan sonra da muhtemelen sık sık geleceğiz çünkü Urfa’nın yemekleri gayet güzel. Belki yemek noktasında sendikaya bir faaliyet de yapabiliriz, öyle bir ilham da bize Urfa verdi” dedi.

Konfederasyon olarak yaptıkları çalışmalardan söz eden Şahin, özellikle taşerona verilen kadro konusunda sorunlar yaşandığını dile getirdi.

Sendikacılık anlamında Türkiye’nin 17 ilinde faaliyette olduklarını söyleyen Şahin, endika temsilcilerini belirlemek üzere kente geldiğini dile getirdi. Kent yemeklerinin kendilerine ilham olabileceğini bildiren Şahin, “Şu an Urfa’dayım ve Urfa’da konfederasyonumuzun temsilciliğini, sendikalarımızın temsilcilerini belirlemek üzere bir çalışma yapmak için geldim. Bundan sonra da muhtemelen sık sık geleceğiz çünkü Urfa’nın yemekleri gayet güzel. Belki yemek noktasında sendikaya bir faaliyette yapabiliriz, öyle bir ilham da bize Urfa verdi. Sıcağının ayrı bir tadı var Urfa’nın tabi ki” ifadelerini kullandı.

TAŞERONA KADRODA ŞAİBE İDDİASI 
Taşerona verilen kadro konusunda sorunların olduğunu ifade eden Şahin, 300 bin kişinin şaibeli şekilde kadroya alındığını iddia etti. Şahin, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Şimdi biz TÜMİŞ Konfederasyonu olarak çok yeni olan ve gündem de olan bir konuyu özellikle dikkate getirmek istiyoruz. O da geçtiğimiz yıl yapılan bütün taşeron çalışanlara kadro sözünün bu sene 2 Nisan tarihi itibariyle gerçekleştiğinin bilinmesi. Fakat bu böyle Cumhurbaşkanımız 950 bin kişi açıklamasında 1 milyonu geçti dedi. Bakanlıkta aynı kanaatte olduğunu söylüyor. Fakat 950 bin ya da 1 milyon işçinin kadroya geçtiği sözü emin olun amacına ulaşmadı, tamamen bir balon gibi kaldı. Çünkü belediyelerde çalışan 500 bin işçi asla kadroya geçmedi. Kamu kurumlarında çalışanların da bir kısmı ret yediler. Reddin de sebebi kanun dilinde ki bir hata. Nedir o? Yüzde 70 ve 30 anlamında mal ve hizmet alımı olarak alınmaları, personel olarak çalışanlar ret yiyorlar. Niye? Mal ve hizmet olarak alındık diye. Şoför ret yedi, şoför otomatik araba kullanmıyor, bizzat bir şoför oturuyor ve aracı sürüyor. Ya da yemekhane personelleri, bu yemek otomatik makinelerde pişmiyor. Yemeği pişiren aşçılar var, bunlar çalışan insanlar ama bunlar personel olarak görülmediklerinden kadroya alınmadılar, ret yediler. Fakat bir de kadroya alındığı söylenen ve belki de biraz rahatlayan çalışanlar var. Onların da durumu hala maaş, mesai ve diğer haklar noktasında bu senenin sonuna kadar netleşecek gibi gözükmüyor. Yani Türkiye’de 1 milyonun üzerinde denilmesine rağmen 300 bin kişinin şaibeli bir şekilde kadroya geçtiği, bu sıkıntıların hala sürdüğü, bir an önce bitmesi noktasında da bir iradenin ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle belediye çalışanlarının A şirketinden B şirketine transfer edilmeleri ve 4 Aralıkta ki konumlarının tamamen sıfırlanıp, yeniden birçoğunun yüksek maaş alabilir ki 8-10 senelik çalışanlar 2 bin 500 ile 3 bin arasında maaş alırken kadroya geçtikten sonra asgari ücrete düşürüldüğüne de şahit oluyoruz. Bütün bu sorunların işçiler açısından giderilmesi noktasında da çaba sarf edeceğimizi ve yazışmalara da başladığımızı buradan Urfa halkına da bildirmek isterim.”

‘YANİ KÖLE PAZARI GİBİ ALINIP, SATILMIŞ İŞÇİLER’ 
Türkiye’deki sendikacıların işçileri özgür irade olarak görmediğini kaydeden Şahin, “Türkiye’deki sendikacılık maalesef işçileri bir özgür irade sahibi olarak görmüyor. Bir köle olarak görüyor. Yani kurumlarda ki çalışanların sendikalı olmasında ki yöntem şu ana kadar belediye başkanının, daire başkanının, genel müdürün ‘Şu sendikaya üye olunacak, ol. Şu sendikadan çıkılacak, çık’ şekline dönüşmüş, yani minimalist bir anlayışla işçilere hiç sorulmadan. ‘Sendikaya üye olur musunuz’, ‘sendikalı olmak ister misiniz’ ya da ‘hangi sendikayı tercih edersiniz’ sorusundan çok, ‘Şu sendikaya üye olunacak.’ Yani köle pazarı gibi alınıp, satılmış işçiler. İşçilere bu şekildeki bir bakış açısının olmasını biz kabullenemiyoruz. Bunu yıkmak içinde Türkiye’de biz işçinin gönlüne dokunuyoruz” diye konuştu.

‘SİYASET İLE SENDİKACILIK AYRILMALI’ 
Siyasetle sendikaların tamamen birbirinden ayrılması gerektiğini aktaran Şahin, “Şimdi yapılması gereken şu aslında. Siyasetle, sendikanın bu hale gelmiş yapısını tamamen koparıp, birbirinden ayırmaktır. Siyaset siyasi işlerini yapsın, sendikalarda sendikacılığını yapsın. İşçinin hakkını korumak noktasındaki mücadele ya da işverenin garantisi olması noktasındaki mücadele bırakılıyor, başka bağlantılar yapılıyor. Ben sendikacılığa başladığımda sendikalarla uğraşacağımı düşünüyordum. Yani bir rakip var onunla mücadele edeceğimi düşünüyordum. Fakat ben bir sendikayı eleştiriyorum, sendikaya vuruyorum ama ses siyasetten geliyor. Bu çok garip bir durum, bunun ne anlama geldiğini bu işi yapanlar çok iyi bilirler” ifadelerini kullandı.

‘YAPILANMAMIZ İŞÇİ TEMELLİ’ 
Yeni bir sendika olarak işçi temelli anlayışlarının olduğunun altını çizen TÜMİŞ Genel Başkanı Mahmut Şahin, “Biz yeni bir konfederasyon olarak, heyecanlı bir konfederasyon olarak Türkiye’deki yapılanmamızı işçi temelli yani işveren temelli ya da asla işçinin ulaşamadığı bir sendikacılık anlayışı değil. İşçi eğer kendi şube başkanına, kendi sendika genel başkanına, konfederasyon başkanına ulaşamıyorsa bu yapı sendikacılıktan çıkmıştır. Onun için bizzat konfederasyon başkanı olarak ben şehir şehir dolaşıyorum. Şu an da Urfa’da bizzat çalışanlarla görüşerek, onlarla bu işi yapmak, birilerinin talimatıyla değil, bir telefonla değil bizzat işçinin kabulüyle sendikacılık yapmak noktasında Türkiye turundayken Urfa’ya geldik” diyerek sözlerine son verdi.

Mustafa PAYIK-Adil HİLAL/AJANS URFA